Finlandiya başkentinin sıklıkla dünyanın yaşanacak en iyi yerleri arasında gösterilmesi boşuna değil. Bu temiz ve güvenli şehir, bir yanıyla samimi ve nostaljik, diğer yanıyla son derece modern ve canlı. 1808'deki bir yangın felaketinin ardından şehir sıfırdan inşa edilmiş. Bugün gördüğünüz arnavut kaldırımı caddelerde dizili Neoklasik ve Emperyal tuğla binaların tamamı bu dönemden kalma. Fin tasarımının modern tavrı aynı zamanda şehrin her bir köşesine yayılmış: Ünlü mimarlar Alvar Aalto ve Eero Saaringen imzalı binalardan, Marimekko ve Artek gibi iç tasarım stüdyolarının sade Nordik tasarımlarına kadar bunu her yerde fark edebilirsiniz. Gözalıcı Helsinki Katedrali'nin eteklerindeki Senato Meydanı, Güney Limanı ve deniz kıyısındaki pazar meydanı, üç şeritli Esplanadi bulvarı, Punavuori ve Kaartinkaupunki gibi popüler mahalleler, buradayken kaçırmamanız gerekenler. Helsinki aynı zamanda küçük bira ve elma şarabı imalatçılarıyla da tanınıyor. Her nisanda üreticiler Helsinki Bira Festivali’nde bir araya gelip eski bir fabrika binasında tadımlar, canlı müzik ve güzel sofralar eşliğinde asırlar öncesine uzanan bu geleneği kutluyor. Kuzey ışıklarını görmek ve yerel Sami kültürünü tanımak isteyenler ise Helsinki’den bir Laponya turu ayarlayabilir.