Roma ve Milano'dan sonra İtalya'nın 3. büyük kenti, aynı zamanda Avrupa'nın en büyük eski şehir alanına sahip. Önceleri İspanyol Bourbon hanedanlığına bağlı olan sehir, 1735'te bağımsız devlet oldu. Mussolini zamanında iyice yıldızı parlayıp imar edildi, ancak II. Dünya Savaşı'nın sonunda bombaların hedefi oldu. Hong Kong'dan sonra dünyanın ikinci büyük limanına sahip olan Napoli, ünlü İtalyan deniz taşımacılık şirketi MSC'nin de ana merkezi. Şehir özellikle Yunan, İspanyol ve Fransız mutfaklarının etkileşiminden doğan mutfağıyla ve tabii ki pizza'nın anavatanı olmasıyla meşhur. Önceleri yoksul sofralarının doyurucu lezzeti olarak ortaya çıkan pizza, Kraliçe Margharita'nın şehri ziyareti sırasında bu lezzeti keşfetmesiyle, dünya mutfağına da “Pizza Margharita” adıyla girmiş. Sadece domates, fesleğen ve mozarella ile İtalyan bayrağı renklerinde yapılan bu pizza'nın iyisinin hamuru çıtır olmalı ve mozzarella peyniri yenirken uzamalı. Napoli'ye gelmişken görmeniz gereken yerlerin başında komşu liman şehirleri Pozzuoli ve Baia ile Capri ve Ischia gibi yakın adalar geliyor. Limandan ayrıca Sicilya, Sardunya, Ponza ve Aeolian Adaları'na kadar feribot seferleri mevcut. Pompei ve Herculaneum antik kentlerini ziyaret fırsatı da kaçırılmamalı; çünkü M.S. 79 yılında Vezüv yanardağının ani bir patlamasıyla trajik şekilde lavlar altında kalan bu iki antik şehir, o çağlarda günlük yaşamın nasıl olduğuna dair eşsiz bilgiler sunuyor. Daha da öteye uzanacak birkaç günü olanlar ise mutlaka Amalfi sahillerini keşfe çıkmalı!