Uzun süre iç savaşın gölgesinde kalan Beyrut, 2000’lerde “Ortadoğu’nun Paris’i” olarak yeniden doğdu. O zamandan beri şehir, çehresini değiştiren büyük çaplı mimari projelerle eski güzelliğini cilalamakla meşgul. Şehre taze bir hayat aşılayan göz alıcı yeni oteller ve mahalleler, yakın tarihin tüm acılarına rağmen şehrin yaşama sevincini asla kaybetmediğini kanıtlıyor. Beyrut'un sahildeki kordonu Corniche, akşam gezintilerinin favori güzergâhı. Bu hat üzerinde yürüyüş, şehrin sembolü haline gelmiş doğal bir taş kemer biçimindeki Güvercin Kayası’nda sona eriyor. Ağaçlık sokaklar, hip butikler, galeriler, antika dükkanları, ilgi çekici küçük kafeler, barlar ve restoranlarla bezeli Acharafiye ve Gemmayzeh adlı Hristiyan mahallelerini gezmeyi de unutmayın!